Geceleri, Yeditepe rutubet ve yangın kokardı...


3 Haziran 2010 Perşembe

İstanbul Yangınları Üzerine

İstanbul'un çok geniş alanlarını tahrip eden büyük yangınlar bütün Türk dönemi boyunca sürüp gitmiştir. Bunlar hakkında kısa açıklamalar ile kronolojik listeler düzenlendiği bilinir. Belediye mektupçusu Osman Nuri Ergin’in belediye ile ilgili çeşitli konulara dair büyük eserinin ilk kısmında yangınların bir listesi bulunduktan başka, Alman Arkeoloji ve Sanat Tarihi uzmanlarından A-M. Scheneider tarafından da Bizans ve Osmanlı dönemlerini içine alan bir liste yayınlanmıştır. Bu konu hakkında daha etraflı olarak büyücek bir makale de Mustafa Cezar’ın kalemiyle tekrar işlendikten başka, o tarihlerde itfaiye Müdürlüğü1nde görevli Tarık Özavcı tarafından yazılan bir kitapta önceki yayınlarda bahsi geçmeyen 1923’ten sonraki yangınlara dair bazı bilgiler verilmiştir.Bu yangınlardan sonra şehrin topografyasında büyük değişiklikler olmuş, genellikle enkaz kaldırılmayıp zemine bastırıldığından toprak kotu yükselmiş, bilhassa yakın tarihli yayınlardan sonra da yeni düzenlemeler yüzünden sokak dokuları değiştirilmiş ve yeni caddeler açılmıştır. Bu planlamalarda tarihi eserlerin durumuna fazla dikkat edilmediğinden, birçok tarihi eser parsellerin içinde kalmış veya yeni açılan sokak veya caddelerin üstünde bulunduğundan yıktırılmaları gerekli görülmüştür. 1918 Cibali-Fatih yangınından sonra, o bölgedeki bilhassa tarihi çeşmelerin yeni yapılacak evlerin parselleri içinde kaldığı görülmüştür. Bu yüzden çok değerli bazı çeşmeler yıkılıp ortadan kaldırılmıştır. Nitekim Kız taşı’nın az ilerisinde İskender Paşa Camii yakınında Sultan I. Mahmud'un hayratı olan Barok üsluptaki çeşme bütünüyle yıkılmış, yerine bir apartman inşa edilmiş, çeşmenin parçalanan mermerleri ve şair Neyli Çelebi tarafından düzenlenen ve Harem Ağası Hattat Beşir Ağa'nın yazdığı uzun kitabesi parçalanıp gitmiştir. Yine aynı bölgede; yerine yeni bir apartman yapılmak üzere yıktırılan bir evin duvarları içinden güzel bir 17.yy. çeşmesinin çıktığı hayretle görülmüştür.

Yangın sonrası yeni sokak ve cadde dokularının düzenlenmesi sırasında aslında yanmamış durumdaki Çoban çavuş Camii bir yeni caddenin tam ortasında bırakılmış ve arkasından da yıktırılması gerekli görülmüştür. Eski bir fotoğrafta, şimdi Aksaray'da yol yoncalarının bulunduğu yerde yanık küçük bir caminin bulunduğu görülür.

Bunun gibi uygulamaların tehlikeli bir örneği de Fatih külliyesinin komşusu olan Hafız Ahmet Paşa Külliyesi'nin başına gelenlerdir. Evvelce yanında medresesi olan ve kütüphanesi, sebili ve türbesi ile bir külliye teşkil eden bu eser, yeni parsellemede yok farz edilerek yeri ve etrafı satılmış, yanık caminin de, köşesinin büyük bir kısmı yeni açılan caddede bırakılmıştır. Böylece onun da günü geldiğinde yıkılıp kaldırılacağı düşünülmüştür. Bu manzume bakımsız harabe halinde dururken 1960-61'de medrese ile caminin bir kısmı, belediye tarafından yine Sakarya öğrenci yurdu binası inşa edilmek üzere satılmıştır. Ancak son dakikada bu işlemin gerçekleşmesi durdurularak medrese ve cami kurtarılmış ve türbe ile sebilin de restore edilmesi suretiyle eserin bütünlüğü sağlanmıştır. Bugün içinde ibadet edilen cami ne yazık ki caddeye bir köşesi çıkmış durumda yaşatılmaktadır.Yangınlarda eski eser kaybı yalnız vakıf eserlerde olmamıştır. Nice güzel evlerin ve muhteşem konakların kül olup gittikleri bilinir. 1911'de Mercan yangınında ve o tarihe kadar Erkan-ı Harbiye binası olan Batı üslubunda muhteşem bir saray olan Ali Paşa Konağı yanmış, duvarları uzun süre durmuş ve restore edilip tekrar kullanılabilecekken Fahrettin Kerim Gökay zamanında temellerine kadar yıktırılmıştır. Fatih'te Kıztaşı'na komşu olan, adını şimdilik hatırlayamadığımız yakın tarihe ait yine bir Paşa konağının içini bütün eşyasıyla gösteren fotoğraflar günümüze kadar gelmiştir. Burmalı Mescit yakınında yazar Sermet Muhtar Alus'un baba ve dedesine ait konakların da dışının bir kısmını gösteren fotoğraflar günümüze kadar gelmiştir.

20.yy. içlerinden itibaren çirkin beton binaların yükselmeleriyle İstanbul ateş afetinden büyük ölçüde kurtarılmış olmakla beraber, ona ayrı bir ruh veren özelliğinden de çok şey kaybetmiştir.

İstanbul Bülteni

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder